🎮 Ziya Gökalp Hayatı Edebi Kişiliği Ve Eserleri
ep4o9Nu. Ziya Gökalp, Mehmed Ziya Gökalp, Türk yazar, toplumbilimci, şair ve siyasetçidir. Meclis-i Mebûsan'da ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde milletvekilliği yapmıştır. "Türk milliyetçiliğinin babası" olarak da anılır. Doğum tarihi ve yeri 23 Mart 1876, Çermik Ölüm tarihi ve yeri 25 Ekim 1924, İstanbul 1-Ziya Gökalp'in Hayatı Tam adı Mehmet Ziya Gökalp'dir. 23 Mart 1875'te Diyarbakır'da doğmuştur. Eğitimine Diyarbakır'da başlayan Gökalp , amcasından geleneksel İslam ilimlerini öğrenmiş , 18 yaşında intihara teşebbüs etmişti1895'te İstanbul'a giden yazar, Baytar Mektebine kaydını yaptırır. Buradaki öğretimi sırasında İbrahim Temo ve İshak Sukuti ile ilişki kurarak . Jön Türkler'den etkilenir. İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne katılan Gökalp, muhalif eylemleri nedeniyle 1898'de tutuklanarak bir yıl cezaevinde kalır. Serbest kalsa da 1900'de Diyarbakır'a sürgüne gönderilir . 1908'e kadar Diyarbakır'da küçük memuriyetler yapan yazar., 2'nci Meşrutiyetten sonra İttihat ve Terakki'nin Diyarbakır şubesinin kurucu temsilcisi olmuştur. Peyman isimli gazeteyi çıkarır. 1909'da Selanik'te toplanan İttihat Terakki Kongresi'ne Diyarbakır delegesi olarak katılan yazar , bir yıl sonra, örgütün Selanik'teki merkez yönetim kuruluna üye seçilir. 1910'da kurulmasında öncülük yaptığı İttihat Terakki İdadisi'nde sosyoloji dersleri veren Yazar, bir yandan da "Genç Kalemler" dergisini çıkarır. 1912'de Ergani Maden'den Meclis-i Mebusan'a seçilerek , İstanbul'a taşınır ve Türk Ocağı'nın kurucuları arasında yer alır. Derneğin yayın organı "Türk Yurdu" başta olmak üzere Halka Doğru, İslam Mecmuası, Milli Tetebbular Mecmuası, İktisadiyat Mecmuası, İçtimaiyat Mecmuası, Yeni Mecmua'da yazılar yazdan Gökalp, bir yandan da Darülfünun-u Osmani'de İstanbul Üniversitesi sosyoloji dersleri vermektedir . 1'inci Dünya Savaşında Osmanlı'nın yenilmesinden sonra tüm görevlerinden alınana Gökalp, 1919'da İngilizler tarafından Malta Adası'na sürgüne gönderilir. 2 yıllık sürgün döneminden sonra Diyarbakır'a giderek , Küçük Mecmua'yı çıkarır. 1923'te Maarif Vekaleti Telif ve Tercüme Heyeti Başkanlığı'na atanan Gökalp, Ankara'ya gider. Aynı yıl İkinci Dönem Türkiye Büyük Millet meclisi'ne Diyarbakır mebusu olarak girer 1924'te kısa süren bir hastalığın ardından İstanbul'da yaşamını yitirmiştir. 2-Ziya Gökalp'in Edebi Kişiliği Gökalp, Osmanlı Devleti'nin parçalanma sürecinde yeni bir ulusal kimlik arayışına girer. Türk toplumunun kendine özgü ahlaki ve kültürel değerleriyle, Batı'dan aldığı bazı değerleri kaynaştırarak bir senteze ulaşma çabası içine giren yazarın "Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak" diye özetlediği bu yaklaşımın kültürel öğesi Türkçülük, ahlaki öğesi de İslamcılıktır Toplumsal ve siyasi görüşlerini anlattığı sayısız makale yaan Gökalp, "Türkçülük" düşüncesini sistemleştirmiş , Milli edebiyatın kurulması ve gelişmesinde önemli rol oynamıştır. 3-Ziya Gökalp'in Eserleri Kızıl Elma 1914 Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak 1929 Yeni Hayat 1930 Altın Işık 1927 Türk Töresi 1923 Doğru Yol 1923 Türkçülüğün Esasları 1923 Türk Medeniyet Tarihi 1926, ölümünden sonra Kürt Aşiretleri Hakkında Sosyolojik Tetkikler ölümünden sonra Altın Destan Üç Cereyan Limni ve Malta Mektupları
Ziya Gökalp’in Hayatı Türkçülüğün babası olarak bilinen şair 23 Mart 1876’da Diyarbakır’da doğmuştur ve asıl adı Mehmet Ziya’dır. Babası Mehmet Tevfik Efendi Efendi’dir. Namık Kemâl’i beğenerek okuyan Tevfik Efendi, aynı zamanda Vilâyet gazetesinde başyazarlık da yapmaktadır. Nitekim böyle bir babanın Ziya Gökalp üzerine tesiri büyük olacaktır. Eğitimine Diyarbakır’da başlayan Gökalp, önce Diyarbakır Askerî Rüştiyesi’ni bitirmiştir. Farsça ve Arapçayı amcasından öğrenmiştir. Matematik dersleri yanında İslâm felsefesi, tasavvuf gibi derslere de ilgi duymuştur. Namık Kemâl’i özellikle ölümü üzerine daha fazla tanıma imkânı bulan Gökalp, babasının da etkisi ile ona karşı büyük bir sevgi ve saygı beslemiştir. Onun hürriyet, milliyet gibi fikirlerini ve bu uğurda ne kadar fedakârca çalıştığını eserlerinden ve hayatından öğrenmiştir. Gençlik yıllarında yaşadığı fikir karmaşası, idealist bir ruh taşımasına rağmen hâlen kendini sevkedecek bir yol bulamamış olması, amcasının kendi kızı ile evlendirme ve Diyarbakır’da kalma üzerine ısrarı onun ruhunda derin yaralar açmış ve bir kurşunla başına ateş ederek intihara teşebbüs etmiştir. Bu olaydan sonra İstanbul’a yerleşen ziya Gökalp baytar mektebine veteriner fakültesi kayıt yaptırmış, burada son senesinde siyasî olaylara karışmış, bir müddet hapis yatmış ve tekrar Diyarbakır’a sürülmüştür. Burada bir süre sonra İttihad ve Terakki Cemiyeti’nin şubesini açmıştır. Selânik’te Ömer Seyfettin, Ali Canip Yöntem gibi milliyetçi gençler tarafından yayımlanan Genç Kalemler dergisine katıldı. Milli edebiyatın başlamasında etkili oldu. Bu dergide 22 Şubat 1326 sayısında Turan isimli meşhur manzumesiyle milliyetçi cephelerde büyük bir umut ışığı doğurdu. 1911’de Yeni Lisan makalesini yayımlayarak büyük bir atılım gerçekleştirdi. 1924 yılında vefat etti. Ziya Gökalp’in Edebî Kişiliği Gökalp, tezli şairlerimizdendir. Sanatını fikirlerini yaymak için bir araç olarak kullanmıştır. Şiirlerinde duygularını anlatmaktan çok fikirlerini, düşüncelerini ve inançlarını dile getirmiştir. Eserlerinde insanların eğitimi, toplum kurallarının yeniden düzenlenmesi gibi birçok tez yer alır. Osmanlı Devleti’nin çöküşe geçtiği bu dönemde Osmanlıcılık, İslâmcılık, ümmetçilik gibi fikir akımlarını bir kenara bırakarak Türk milletine yeni bir hedef gösterir Türkçülük. “Yeni Hayat” adlı şiir kitabında şair, din, millet, vatan, toplum, ahlak, dil, vazife, medeniyet gibi her bir kavramı bu kitabında tek tek tartışır. Bu kavramların birçoğu Yeni Türk Devleti’nin hayata geçirdiği kurallar olmuştur. Gökalp’ın Türk edebiyatına yaptığı en büyük katkılardan birisi de yüzyıllardır ihmal edilen Türk mitolojisini eserlerinde yeniden gündeme getirmesidir. Şair, Türk mitolojisini, destansı yönü kuvvetli olan şiirlerine yansıtmıştır. Gökalp, edebiyat tarihimizde şairliğinin yanında aydın kimliği ile de yerini almıştır. Osmanlı’nın son dönem kimlik arayışı içerisindeki şairlerinden bir tanesidir. Türk toplumunun kendine özgü ahlâki değerleriyle, Batı’dan aldığı bazı değerleri bir senteze ulaştırır. “Türkleşmek, İslâmlaşmak, Muasırlaşmak” fikrinin iki ayağı vardır ki bunlardan Türkçülük kültürel ayağı, İslâm da ahlâki ayağıdır. Türkçülük fikrinin bir sisteme oturtan şairimizdir.
Türk edebiyatında önemli bir yere sahip olan Ziya Gökalp, 1876 yılında dünyaya gelmiştir. Memur bir babanın çocuğu olan Ziya Gökalp, ilk eğitimine Diyarbakır’da başlamanın ardından, İslam ilmine duyduğu ayrı bir merak ile amcasından bu konuda ders aldı. Türkçülük ve milliyetçilik üzerine kaleme aldığı eserlerle tanınmaktadır. İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin bir üyesi olarak tarih, dil ve sanata dair çeşitli yazılar kaleme aldı. Nedeni bilinmeyen bir sebepten dolayı 18 yaşında intihara kalkışmıştır. Daha sonra 19 yaşında İstanbul’a gitti ve burada baytarlık okuluna kaydoldu. Baytarlık eğitimi sırasında Jön Türklerinden olan İbrahim Temo gibi isimlerden etkilendi ve İttihat ve Terakki Cemiyeti ile bağlantı kurdu. [renkbox baslik="Sait Faik Abasıyanık Kimdir? Hayatı ve Eserleri" link=" resim=" renk="gri" yenisekme="evet"][/renkbox] İttihat ve Terakki Cemiyeti mensubu iken aykırı eylemleri sonucunda tutuklandı ve 1 yıl hapis cezası çekti. Aldığı cezanın ardından Diyarbakır’a gönderilen Ziya Gökalp, bu konuda yılmamış ve Diyarbakır için İttihat ve Terakki Cemiyeti’ni kurmuştur. Bu tür sosyal projelere imza atarken Peyman ve Genç Kalemler isimli dergileri de en önemli çalışmaları arasında yer almıştır. Ziya Gökalp Kimdir? 1876 yılında Diyarbakır'da gözlerini açan Ziya Gökalp, 1924 yılında İstanbul'da hayata veda etti. Şu an ise İstanbul Fatih'teki, II. Mahmut Türbesi'nde yatmaktadır. Türk yazarlar arasında görüşleri ve eserleri ile önemli bir yere sahip olan Ziya Gökalp, aynı zamanda şair kimliği ile de oldukça ünlüdür. Özgürlük düşüncesi eğitimine başladığı ilk yıllarda hocası tarafından aklında yer etmesine neden olmuştur. Bu noktada 18 yaşında özgür olma düşüncelerinin ailesi ve çevresi tarafından anlayış görmemesinden dolayı intihara kalkışmıştır. İntiharın izlerini önemli ameliyat sonucunda atlatmış ve tekrar İstanbul hayalleri kurmaya başlamıştır. Kurduğu bu hayalleri gerçeğe döken Gökalp, 19 yaşında İstanbul’a gitmiş ve eğitimine burada devam etmiştir. Ziya Gökalp'in Hayatı Küçük yaşlardan itibaren tüm yöneldiği konularda özgürlük düşüncesini benimsemiş olan Ziya Gökalp, İstanbul’da İttihat ve Terakki üyesi olmasının ardından, 1 yıllık cezaevi serüveni sonrasında Diyarbakır’daki İttihat ve Terakki Cemiyeti çalışmaları ile hedeflerini tek tek başarmıştır. Ziya Gökalp’in en önemli isteği, yeryüzündeki tüm Türklerin bir toprak altında birleşmesiydi. Bu düşüncesine yer verdiği Altun Destanı, kendi dergisi olan Genç Kalemler dergisinde 1911 yılında yayınlanmıştır. Kürt asıllı İbrahim Paşa’nın bulunduğu Hamidiye Alayları çeşitli hırsızlık olaylarına karışmıştı. Bu grup halkı örgütleyerek eyleme yöneltince Gökalp üç gün boyunca Diyarbakır Telgrafhanesi'nden İbrahim Paşa ve adamlarının cezalandırılması için telgraflar çekmeye başladı. Bu telgrafhane doğu ile batı arasında kilit bağlantı noktaları olması sebebiyle önem teşkil ediyordu.. Gökalp, üç gün boyunca telgrafhaneyi işgal edince batılı devletler olaya müdahale ederek saraya baskı yaptı. Neticede araştırma heyetinin yollanmasıyla çekilen Gökalp İbrahim Paşa ve adamlarının yeniden huzursuzluk çıkarması üzerine 11 gün daha telgrafhaneyi işgal etti. Gelişmenin ardından ise Hamidiye Alayları bölgeden uzaklaştırıldı. Gökalp 1990 yılında Selanik’te toplanan İttihat ve Terakki Kongresi'ne Diyarbakır delegesi olarak katıldı. Delegede görev yaptığı süre zarfında, sosyoloji dersleri verirken bir taraftan da Genç Kalemler dergisi çıkardı. 1912 yılında Diyarbakır mebusu olarak Meclis-i Mebusan'a seçildi ve İstanbul’a taşınmak zorunda kaldı. Görevde bulunduğu süre boyunca Halka Doğru, İslam Mecmuası, Milli Tetebbular Mecmuası, İktisadiyat Mecmuası, İçtimaiyat Mecmuası, Yeni Mecmua ve Türk Yurdu olmak üzere çeşitli dergilerde yazılar yazdı. Yazar bir dönem Ermeni soykırımı iddiaları ile işgal mahkemesi tarafından yargılandı. Üzerine atılan suçlamayı kesinlikle reddeden Gökalp, 1919 yılında İngilizler tarafından Malta Adası'na sürgüne yollandı. Burada kaldığı süre boyunca ailesiyle yaptığı mektuplaşmaları daha sonra Malta Mektupları adıyla kitap haline getirdi. 1923 yılında Maarif Vekaleti Telif ve Tercüme Heyeti Başkanlığı'na atanan Gökalp yeniden Diyarbakır milletvekili olarak seçildi. Osmanlı devletinin yıkılma sürecinde milli kimlik arayışına giren ünlü isim temelde Türkçülük ve milliyetçilik düşüncelerini benimsemişti. Saray edebiyatına karşı görüşte olarak halk edebiyatını ortaya koyan isim, batının ise bilimsel ve teknolojik gelişmelerin örnek aldı. Siyasi görüşlerin ve toplumsal olayların anlatıldığı birçok makaleyi kaleme alarak Türkçülük düşüncesini sistemleştirdi. Milli edebiyatın kurulup gelişmesinde büyük rol oynayan değerli isim Oğuzculuk ve Turancılık fikirlerinin de destekçisi oldu. Ziya Gökalp’in Edebi Kişiliği Toplum ve özgürlük adına edindiği düşüncelerini ifade etmek için şiir ve edebiyat alanlarından yararlanan Ziya Gökalp, edebi kişiliği ile öne çıkmış bir isimdir. Şiiri şuur için araç edindiğini açıkça ifade eden Ziya Gökalp, dil bilgisine büyük önem vermiş bir isimdir. Bu yönü sayesinde batı dillerinde kullanılan sözcüklerden yeni sözcükler ortaya çıkarmayı başarmıştır. Ayrıca bu konudaki düşüncelerine yer verdiği Lisan şiiri ile Türkçe dilinin önemini vurgulamıştır. Şiir ve kitaplarında sade bir dil kullanmayı tercih etmiş ve sanatların bulunmadığı yalın bir dil kullanmıştır. Yazarın mutlaka okunması gereken bazı önemli sözleri şu şekildedir; Sakın hakkım var deme. Hak yok, vazife vardır! Sen ben yokuz, biz varız. Türkleri sevmeyen bir Kürt, Kürt değildir, Kürtleri sevmeyen bir Türk de Türk değildir. Düşünmek ve söylemek kolay, fakat yaşamak, hele başarı ile sonuçlandırmak çok zordur. Ülkü uğrunda gönüller delidir. Kişiler ülkü uğrunda ölmelidir. Düşmanın ülkesi viran olacak, Türkiye büyüyüp turan olacak. Türklük, hem mefkurem, hem de kanımdır Sırtımdan alınmaz, çünkü kürk değil! Türklük haddine mi Türk değil! diyen Soyca Türk olsa da piçtir’, Türk değil!. Türk varken, İslamiyet, emindir bu ülkede! Çabuk kesme Vezirim, ümidini, Tanrıdan Biz dinin askeriyiz, Odur dini Yaradan. Şimdi bir elçi gönder düşmanın Kayserine, Desin “Harbe hazırdır askerimiz, yarına !” Lakin iyi değildir boş yere kan akıtmak, Zavallı köylüleri, birdenbire dağıtmak Bildirirse şartını, biz de sulhe hazırız! Bu anda karşısına çıkar düşman elçisi Almış onu, getirmiş, olmak için bekçisi. Ziya Gökalp'in Eserleri Topluma dair düşüncelerini belirttiği yazılarının yanı sıra önemli şiir kitaplarına da imza atan Ziya Gökalp, bütün eserlerinde farklı düşüncelerine değinmiş ve kendini bu şekilde ifade etmeyi tercih etmiştir. İlk şiir kitaplarından biri olan Kızıl Elma, günümüze kadar gelmiş olan önemli eserlerden biridir. Toplumsal konuları fazlasıyla ele almasından dolayı, sosyolog unvanına da sahip olmuş ve Genç Kalemler ve Türk Yurdu gibi dergilerde bu konulara yer verdiği yazılar yazmıştır. Türkçülüğün Esasları eseri ile Türkçülüğün önemini vurgulamış ve Milliyetçilik kurallarını belli bir sistem çerçevesinde kaleme almıştır. 1923 yılında yayımlanan bu eseri tüm kitapları arasında en çok bilinenidir. Kitapta yazarın gençlik döneminden itibaren Türkçülük hakkında düşünceleri ve yeni kurulan devletin hareketleri yer alır. İşlemeye çalıştığı fikirlerin büyük kısmında yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’ne şekil verecek öneriler bulunur. Daha sonra yaşadığımız Cumhuriyet inkılaplarında da Ziya Gökalp’in görüşleri hayat bulmuştur. Kitapta sadece geçmişe yönelik tarihi yaklaşımlar bulunmaz. Aynı zamanda geleceğe yön veren satırlar da yer alır. [renkbox baslik="Mehmet Rauf Kimdir? Hayatı ve Eserleri" link=" resim=" renk="mavi" yenisekme="hayir"][/renkbox] Türkçülüğün tarihinden başlayarak Türklüğün tanımı dil, din, halk, tarih, kültür, medeniyet gibi konular ayrıntılı bir şekilde ele alınmıştır. Bunlar dışında; Yeni Hayat, Altın Işık, Altın Destan, Üç Cereyan, Türk Medeniyet Tarihi ve Kuğular yazarın diğer önemli eserleri arasında yer almaktadır. Topum için sanat düşüncesini benimsemiş bir yazar ve sosyolog olarak, eserlerinde her zaman toplum ve halkı ilgilendiren konuları ele almıştır.
• 23 Mart 1876 tarihinde Diyarbakır'da doğan Ziya Gökalp, Milli Edebiyat döneminin ve Türk milliyetçiliğinin fikir babasıdır. Türkçülük hakkındaki düşünceleriyle 1911-1922 arası dönemini etkilemiştir. Bir sanatçı olmaktan çok bir düşünce adamı ve sosyolog olan Gökalp, edebiyatı düşüncelerini geniş kitlelere ulaştırmakta bir araç olarak kullanmıştır. • Gökalp, iyi bir düşünce şairi, sosyolog, araştırmacı ve siyasetçidir. İstanbul Üniversitesi'ndeki ilk sosyoloji profesörü olarak aynı zamanda Türk sosyolojisinin kurucusudur. Türkçülük hakkındaki görüşleri ilk başlarda "Turancılık" ilkesine, yani bütün Türk dünyasının birleşmesine dayanıyordu. Bu düşüncesi sonraki yıllarda Turan'dan Türkiye Türkçülüğüne doğru daralmıştır. • Ziya Gökalp, Ömer Seyfettin ve Ali Canip ile birlikte "Yeni Lisan" hareketini ve dolayısıyla Milli Edebiyat akımını başlatan sanatçılar arasında yer alır. Bu sanatçılar, 1911 yılında Selanik'te çıkmakta olan "Genç Kalemler" dergisinde "Yeni Lisan" adıyla bir makale yayımlamışlar, bu makalede milli edebiyatın prensiplerini belirlemişlerdir. "Yeni Lisan"da milli bir dil ve edebiyattan söz edilir. • Ziya Gökalp ilk şiirlerinde aruz veznini ve divan edebiyatının nazım şekillerini kullanır. 1910'lu yıllardan sonra ise milli edebiyatın ölçüsünün hece olduğu inancıyla birlikte şiirlerinde hece ölçüsünü ve halk edebiyatı nazım şekillerini kullanmaya başlar. • 1911 yılında yayımladığı "Yeni Hayat ve Yeni Kıymetler" başlıklı makalesinde YENİ HAYAT isimli projesinin prensiplerini ortaya koymuş, 1915 yılından itibaren bu görüşe göre kaleme aldığı makalelerini "Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak 1918" isimli kitabında anlatmıştır. Yeni hayat; kendini, milletini ve kültürünü tanıyan, milletinin dilini ve tarihini bilen, ona sahip çıkan kişinin yaşama biçimidir. • Ziya Gökalp milli bir şiir ahenginin oluşması için çabalamıştır. Bununla ilgili olarak "Türkçülüğün Esasları 1923" isimli kitabında milli bir edebiyatın nasıl olması gerektiğini anlatmıştır. Gökalp, milli bir edebiyatın halk masalları ve halk efsaneleri ile oluşturulabileceği inancıyla Türk masallarını ve efsanelerini manzum bir şekilde kaleme almak için çalışmalar yapmıştır. Örneğin "Altın Işık 1923" adlı kitabında Türk masallarını manzum bir şekilde yeniden düzenleyerek okuyucuya sunmuştur. Eserleri Kızıl Elma 1904, Şaki İbrahim Destanı 1908, Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak 1918, Altın Işık 1923, Türkçülüğün Esasları 1923, Türk Töresi 1923, Doğru Yol 1923, Türk Medeniyeti Tarihi 1926 Araştıran ve yazan Hüseyin Araslı
ziya gökalp hayatı edebi kişiliği ve eserleri