✨ 9 Sınıf Edebiyat Göstermeye Bağlı Edebi Metinler
6 Anlatmaya bağlı edebi metinlerle göstermeye bağlı edebi metinler arasındaki en büyük fark nedir? 7-“Türk Ed.’nda ilk defa Anadolu’yu tanıtan eserler yazmıştır. Yergi ve mizah türündeki eserleriyle ün yapar. Bu eserlerinden en önemlileri Gurbet Hikâyeleri, Memleket Hikâyeleri, Eskici ve
10 Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Proje (Yıllık Ödev) Konuları. • Göktürk Kitabeleri hakkında araştırma yapma, örnek metinler bulma, kitabelerin Türk edebiyatı ve tarihi açısından önemini araştırma. • Kaşgarlı Mahmut’un Divan-ı Lûgati’t Türk adlı eserini araştırma, eserin Türk edebiyatı ve
9Sınıf Edebiyat Anlatmaya Bağlı Edebi Metinleri İle Göstermeye Bağlı Edebi Metinlerin Karşılaştırılması.Yazılı Soruları,YGS Puan Hesaplama,LYS Puan Hesaplama, Etkinlikler,Testler,Zümre Toplantı Tutanakları,Yıllık Planlar,Yazılı Soruları,Takdir Teşekkür Hesaplama,9.Sınıf Konu Anlatımları Testler
Lise9.Sınıf Tüm Dersler Görüntülü Eğitim Seti Lise 9.Sınıf Tüm Dersler Eğitim Seti MEB Müfredatına Uygun 169 Saat Görüntülü AYT Edebiyat Göstermeye Bağlı Edebi Metinler. Olayı bir topluluk önünde canlandırma esasına dayanan metinlerdir. Ortaoyunu, karagöz, komedi, dram gibi türler bu bölüme girer.
9 Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Notları - III. Ünite Göstermeye Dayalı Edebi Metinler, Tiyatro, Trajedi, Komedi, Dram, Karagöz, Ortaoyunu, Meddah * Seyircilerle çevrilmiş bir alanda, yazılı bir metne bağlı kalmadan ve doğaçlama (tuluat) yoluyla oynanan bir oyundur.
Sınıf/ Anlatmaya Dayalı Edebi Metinler / Destan / Hikaye / Manzum Hikâye / Masal / Roman / 9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Notları - III. Ünite Anlatmaya Dayalı Edebi Metinler, Hikaye, Masal, Destan, Manzum Hikâyer * Bu metinler dış dünyaya ait olayları kişi,zaman ve mekana bağlı olarak okuyucuya aktarır.
Anlatmayabağlı edebi metinlerde göstermeye bağlı edebi metinlerden farklı olarak bir anlatıcı bulunur. Bu anlatıcının özellikleri farklılaşabilir. Bir türünde, anlatıcı yaşanmış, yaşanacak her şeyi bilir, görür ve duyar. Adeta olaylara yukarıdan bakar. Yazarın dilini kullanır.
9 SINIF Türk Dili ve Edebiyatğ Mehmet BA MANCI Türk Dili ve Edebiyat Ö retmeni 1. ÜNıTE Giriı 4 Edebiyat ve Bilim 4. Etkinlik Edebi metin örneklerini ilişkili olduğu bilim dalıyla harflerle eşleştiriniz. Bahis harp üzerine ve onların akıbetlerine dairdi. Onlara İs-tanbul’un dört devletin askerî işgali altında
Merhabaarkadaşlar, 11. sınıf Trük edebiyatı konuları içinde yer alan anlatmaya bağlı metinler online testimizden sonra şimdide göstermeye bağlı edebi metinler konu başlıklı online testimizi paylaşıyoruz. Konuları bu şekilde parça parça çalışmka sizler açısından son derece önemli. Çünkü konuların hepsini bir anda bitirmeye çabalarsanız hem zihniniz son derece
9 Sınıf Edebiyat Göstermeye Bağlı Edebi Metinler Lala Lideno, tüm lise ders notlarını bulabileceğiniz eşsiz bir kaynak.
9 Sınıf ; 10. Sınıf . Edebiyat Dönemler ve Akımlar Göstermeye Bağlı Edebi Metinler I ; Göstermeye Bağlı Edebi Metinler - II ; Göstermeye Bağlı Edebi Metinler - III SINIF GÜNCEL TÜRK DİLİ VE EDEBİYAT MÜFREDATI ; Dil ve Anlatım ; Tarih ; Coğrafya ; Felsefe ; Matematik ;
GöstermeyeBağlı Edebi Metinler. En büyük gelişme 1914 yılında Darülbedayi’nin kurulmasıdır. Oyuncu yetiştirmek amacıyla kurulan Darülbedayi’nin başına Fransız Andre Antonie getirilmiştir. Milli Edebiyat Döneminin Oluşumu. Milli Edebiyat Döneminin Genel Özellikleri.
dhup. GÖSTERMEYE DAYALI EDEBİ METİNLER * Olayı bir topluluk önünde canlandırma esasına dayanan metinlerdir. * Ortaoyunu,karagöz,komedi,dram... gibi türler bu bölüme girer. TİYATRO Hayattaki olayları konu edinen, sahnede oynanmak amacıyla yazılan edebi eserdir. Tiyatro göstermeye bağlı bir güzel sanat dalı olarak “dramatik sanatlar” dan biridir. * Roman ve hikaye soyut olduğu halde, tiyatro somuttur. * Tiyatro metinlerindeki temel ifade biçimi “gösterme” ve “anlatma” dır * Tiyatro eserleri, konularına göre dram, trajedi ve komedi gibi türlere ayrılır. MODERN TÜRLER A- TRAJEDİ Seyirciye, hayatın acıklı yönlerini göstermek, ahlak ve erdemi anlatmak için yazılmış manzum eserlerdir. * Konusunu seçkin kimselerin hayatından ya da mitolojidenalır. * Kahramanları tanrılar, tanrıçalar ve soylu kimselerdir. * Kusursuz bir üslubu vardır. Kaba sözlere yer verilmez. * Eser baştan sona kadar ağırbaşlı, ciddi bir hava içinde geçer. * Çirkin olaylar, seyircinin gözü önünde gerçekleştirilmez, sahne arkasında gerçekleştirilir. Bu olaylar haberciler tarafından sahnede aktarılır. * Üç birlik kuralına uyulur. Yer, zaman, olay * Oyunda koroya yer verilir. * Ünlü trajedi yazarları; Eski Yunan; Aiskhylos, Eurupides, Sophokles. Fransız; Corneille, Racine. B- KOMEDİ İnsanların ve olayların gülünç yönlerini ortaya koymak, izleyenleri güldürmek ve düşündürmek amacıyla yazılmış tiyatro eseridir. * Konusunu, yaşanılan hayattan ve günlük olaylardan alır. * Kişiler halktan ve yüksek zümreden her çeşit insan olabilir. * Her türlü söze şakaya yer verilir. * Kişilerin her türlü davranışları sahnede gösterilir. * Birbirini izleyen diyalog ve koro bölümlerinden oluşur. * Manzum olarak yazılır. * Üç birlik kuralına uyulur. * Türün yazarları; Yunan - Aristophanes, Fransız - Moliere. C- DRAM Hayatı olduğu gibi acıklı ve gülünç yönleriyle sahnede göstermek için yazılan tiyatro eseridir. *Hayatı olduğu gibi yansıtır. Trajedi ve Komedi kaynaşmıştır. *Konusunu günlük yaşamdan ve tarihten alır. *Üçbirlik kuralına uyma zorunluluğu yoktur. *Olaylar, çirkin dahi olsa sahnede gösterildiği gibi kişiler hangi sınıf ve halktan olursa olsun dramda yer alır. GELENEKSEL TÜRK TİYATROSU TÜRLERİ KARAGÖZ Seyirlik halk oyunlarından olan Karagöz, bir gölge oyunudur. Oyunda Karagöz cahil halk tipini; Hacivat ise aydın tipini temsil eder. Geleneksel Türk Tiyatrosu ürünlerindendir. Manda ve deve derisinden yapılan resimlerin, bir ışık yardımıyla sahnedeki perdeye yansıtılmasıyla oluşur. Bir gölge oyunudur. Bu nedenle bazıkaynaklarda “Hayal-i Zıl” şeklinde de adlandırılır. Kahramanları Karagöz, Hacivat, eşraftan kimseler, Beberuhi, Tuzsuz Deli Bekir, satıcılardır. Karagöz; okumamış, hazır cevap, söylenenleri ters anlayan ve buna göre cevaplar veren kaba bir adamdır. Hacivat ise aydın ve yarı aydın kişileri temsil eder. Karagöz oyununda bütün konuşmalar perdenin arkasındaki tek kişi tarafından yapılır. Bu nedenle Karagöz oynatmak zor bir iştir. Karagöz oyununun oynatıldığı perdeye “hayal perdesi” denir. Oynatan kişi de hayali ya da hayalbaz olarak adlandırılır. Karagöz oyunu dört bölümden oluşur 1 Giriş Sahneye göstermelik denen bir resim konulur. 2 Muhavere Karagöz ve Hacivat’ın karşılıklı konuşmaları 3 Fasıl Asıl oyun 4 Bitiş Oyunun sonunda hatalar için özür dilenen ve bir sonraki oyunun yerinin belirtildiği bölümdür. Karagöz oyunundaki tipler ana hatlarıyla şöyle tasnif edilir a Asıl Tipler Karagöz, Hacivat b Şive taklitleri yapan tipler Kastamonulu, Kayserili, Bolulu, Eğinli, Arap, Acem, Arnavut, Laz, Kürt, Rumelili, Muhacir, Ermeni, Yahudi, Rum, Frenk c Hasta Tipler Beberuhi, Tiryaki, Kekeme, Altıkulaç, Sarhoş, Deli d Diğer Tipler Çelebi, Köçek, Zenne ORTAOYUNU * Seyircilerle çevrilmiş bir alanda, yazılı bir metne bağlı kalmadan ve doğaçlama tuluat yoluyla oynanan bir oyundur. * Pişekar ve Kavuklu oyunun temel kişileridir. * Halkın ortak malıdır. * Oyunların güldürme unsurları karşılıklı konuşmalardaki söz oyunları, hazır cevaplılık, yanlış anlamalar ve yöresel konuşmaların taklitleridir. * Oyunda Karagöz ile Kavuklu’nun; Pişekâr ile Hacivat’ın bütün özellikleri aynıdır. * Karagöz ile Ortaoyunun farkı ise, Karagöz’ün perdede, Orta Oyun’un meydanda oynanmasıdır. Yani Orta Oyunu canlı kişilerle oynanırken Karagöz’de tasvirlerin gölgesi oynatılır. MEDDAH * Geleneksel tiyatro içinde yer alan Meddah hikâyelerinde rol alan bütün kişileri, hikâyeyi anlatan ve meddah adıyla anılan tek kişi canlandırır. * Hikâye anlatmak olan meddahlık bir taklit yapma sanatıdır. * Perdesi, sahnesi, dekoru, kostümü bir sanatkârda toplanmış bir temaşadır. * Meddah bir sandalyeye oturarak dinleyicilerine hikâyeler anlatır. * Meddahın anlatışını, günlük yaşamdaki olaylar, masallar, destanlar, hikâyeler ve efsaneler oluşturur. * Meddahın aksesuarını bir mendil ile bir sopa baston oluşturur. * Genellikle güldürücü, ahlâkî ve edebi sonuç çıkarılacak hikâyelerine klişeleşmiş "râvıyân-ı ahbar ve nâkılân-ı âsar ve muhaddisân-ı ruzigâr şöyle rivayet ederler ki" şeklinde söz başı ile başlar, daha sonra kahramanları sayıp hikâyesini anlatır. * Meddah hikâyenin kahramanlarını kendi yöresinin dili ve şiveleri ile konuşturan insandır. KÖY SEYİRLİK OYUNLARI * Köy seyirlik oyunları, adı üzerinde seyirlik oyunlardır. * Tıpkı ortaoyunumuzda olduğu gibi bu oyunlar da genellikle köyün ortasında, köy meydanında oynanır. * Seyirciler çepeçevre oyuncuları çevreler. * Oyuncu-seyirci ayrılığı hem vardır hem yoktur. * Oyuncuları oyuna seyirciler hep beraber hazırlar. * Bir tas, bir şapka, bir baston, bir deve, bir sopa, bir tüfek olabilir. * Sırası gelen oyuncu seyirci içinden çıkarak oyuna katılır, oyundaki görevi bittikten sonra yeniden seyircilerin arasına karışır. * Köy seyirlik oyunlarında da ortaoyununda ve meddahta olduğu gibi doğaçlamaya büyük önem verilir. Geleneksel tiyatro türlerini modern tiyatro türlerinden ayıran özellikler * Geleneksel Türk tiyatrosunda yazılı bir metin yokken modern Türk tiyatrosunda yazılı metin vardır. * Geleneksel Türk tiyatrosunda sahne ve dekor anlayışı yokken modern Türk tiyatrosunda sahne ve dekor kullanılmaktadır. * Geleneksel Türk tiyatrosunda belirli tipler varken modern Türk tiyatrosunda çeşitli karakterler ve tipler birlikte yer almaktadır. * Geleneksel Türk tiyatrosunda taklitler, şive bozuklukları ve yanlış anlamalar önemli bir yer tutarken modern Türk tiyatrosunda konuya göre bir dil kullanılmaktadır. 9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Notları - III. Ünite Göstermeye Dayalı Edebi Metinler, Tiyatro, Trajedi, Komedi, Dram, Karagöz, Ortaoyunu, Meddah Oleh
Edebiyat Olay Çevresinde Gelişen Edebi Metinler Testleri 3 Edebiyat Olay Çevresinde Gelişen Edebi Metinler Testleri 3 Edebiyat Olay Çevresinde Gelişen Edebi Metinler 3 Testi Çöz Tebrikler - Edebiyat Olay Çevresinde Gelişen Edebi Metinler Testleri 3 adlı sınavı başarıyla tamamladınız. Sizin aldığınız skor %%SCORE%% en yüksek skor %%TOTAL%%. Hakkınızdaki düşüncemiz %%RATING%% Yanıtlarınız aşağıdaki gibidir. Tamamlananlar işaretlendi. 12345678910Son Edebiyat Olay Çevresinde Gelişen Edebi Metinler Testleri 2 Edebiyat Olay Çevresinde Gelişen Edebi Metinler Testleri 2 Edebiyat Olay Çevresinde Gelişen Edebi Metinler 2 Testi Çöz Tebrikler - Edebiyat Olay Çevresinde Gelişen Edebi Metinler Testleri 2 adlı sınavı başarıyla tamamladınız. Sizin aldığınız skor %%SCORE%% en yüksek skor %%TOTAL%%. Hakkınızdaki düşüncemiz %%RATING%% Yanıtlarınız aşağıdaki gibidir. Tamamlananlar işaretlendi. 12345678910Son Edebiyat Olay Çevresinde Gelişen Edebi Metinler Testleri 1 Edebiyat Olay Çevresinde Gelişen Edebi Metinler Testleri 1 Edebiyat Olay Çevresinde Gelişen Edebi Metinler 1 Testi Çöz Tebrikler - Edebiyat Olay Çevresinde Gelişen Edebi Metinler Testleri 1 adlı sınavı başarıyla tamamladınız. Sizin aldığınız skor %%SCORE%% en yüksek skor %%TOTAL%%. Hakkınızdaki düşüncemiz %%RATING%% Yanıtlarınız aşağıdaki gibidir. Tamamlananlar işaretlendi. 12345678910Son
D. MESNEVİHer beyti kendi arasında kafiyeli olan nazım şekline mesnevi denir. Mesnevi ilk olarak iran edebiyatında 10. yüzyılda doğmuş, oradan Arap ve Türk edebiyatlarına geçmiştir. Türk edebiyatında bilinen ilk mesnevi ise 11. yüzyılda Kutadgu Bilig kaleme alınmıştır. Mesnevide anlam her beyitte tamamlanır. Bu nedenle beyitler arasında konu birliği vardır. Aruzun daha çok kısa kalıplarıyla yazılır. Her beyit kendi içinde kafiyeli olduğundan aa, bb, cc, dd... mesnevi yazmak diğer türlere göre daha kolaydır. Kolay olduğu için de uzun aşk hikâyeleri, dinî ve ahlakî öğretici konular mesnevi şeklinde yazılmıştır. Mesneviler yazılırken belli bir sıra takip edilir. Giriş bölümünde sırasıyla Allah'ın birliği tevhit, Allah'a yakarış münacat, Hz. Muhammet'e övgü ve eserin niçin yazıldığı sebeb-i telif ya da sebeb-i terceme olur. Daha sonra eserin asıl konusuna geçilir. Mesnevilerde asıl konu, bölüm bölüm ve ayrı başlıklar altında ağaz-ı dâstân, matla-i dâstân verilir. Şairler anlatımı monotonluktan kurtarmak için yer yer gazeller de söylerler. Bazen kahramanların konuşmalarını gazel şeklinde verirler. Eser "dua" ile biter. 11. yüzyıldan başlayarak değişik konuları işleyen mesneviler, Türk edebiyatında modern öykü ve romanın yerine kullanılmıştır. Beş mesnevinin bir araya getirilmesiyle oluşan esere hamse denir. Türk edebiyatında hamse geleneğini Ali Şir Nevai başlatmıştır. Taşlıcalı Yahya, Nevizade Atai, Fuzûlî, Hamdullah Hamdi gibi Divan şairleri hamse sahibi sanatçılardır. Baki, Nef'i, Nedim mesnevi türünde eser vermemiştir. Mesneviler konularına göre Aşk mesnevileri Leyla ve Mecnun, Hüsrev ü Şirin, Vamuk u Azra, Cemşid ü Hurşid, Gül ü Bülbül Dini tasavvufi mesneviler Mevlit, Hüsn ü Aşk, Garipname Didaktik mesneviler Hayrabat, Hayriye, Risaletü'n Nushiyye Savaş ve kahramanlık mesnevileri İskendername Bir şehrin güzelliğini konu edinen mesneviler Şehrengiz -i Bursa, Hubname Mizahî mesnevîler Harname Halk hikâyeleri ile mesneviler konuları bakımından benzer özellikler göstermektedir. Halk hikâyeleri nazım-nesir iç içe söylenmeleri ve anonim olmaları bakımından mesnevilerden ayrılır. Çünkü mesneviler şiir şeklinde yazılır. Ayrıca mesnevilerin söyleyeni bellidir. Masalla mesneviler kahramanlarının olağanüstü nitelikler taşıması bakımından, olayın geçtiği yer ve zamanın belirsizliği bakımından benzerlik gösterir. Masallar düzyazı şeklinde, mesneviler ise şiir şeklinde yazılır. Masallar halkın ortak malıdır. Mesnevilerin ise sanatçısı bellidir. Örnek - 1 LEYLA VE MECNUN Asıl ismi Kays olan Mecnûn, Bağdat çevresinde yaşayan bir kabile reisinin oğludur. Leylâ'ya âşık olur. Ancak babası, Leylâ'yı Kays'a vermez. Başkasıyla evlendirir. Kays, aşk acısıyla aklını kaybeder. Bu nedenle ona Mecnûn" aşk delisi denir. Babası iyileşmesi için Mecnûn'u Kabe'ye götürür. Fakat Mecnûn, orada, iyileşmek için değil, aşkının ve ıstırabının artması için dua eder. Bu durumda çöllere düşer, vahşi hayvanlarla dost olur. Mecnûn 'u seven Leylâ da aşkının acısına dayanamayarak ölür. Mecnûn, Leylâ'nın ölüm haberini aldıktan sonra daha çok üzülür. Yanık şiirler söyleyerek çöllerde dolaşır. Sonunda, o da acı içinde ölür. Aşağıda, Mecnûn'un insanlardan uzaklaşıp ceylanlarla dost oluşunu anlatan beyitleri okuyacaksınız. Gördi ki bir avcı dâm kurmış Damına gazaller yüz urmış Bir âhu esir-i damı olmış Kan yaşı kara gözine dolmış Boynı burulu ayağı bağlu Şahla gözi nemlü canı dağlu Ahvâline rahm kıldı Mecnûn Bakdı ana tökdi eşk-i gülgûn Gönlüne katı gelüb bu bidâd Yumşak yumşak dedi ki Sayyâd Rahm eyle bu müşg-bû gazâle Rahm etmez mi kişi bu hâle Sayyâd bu nâ-tüvâne kıyma Kıl canına rahm câne kıyma Sayyâd sakın cefâ yamandur Bilmez misin ki kane kandur Sayyâd bana bağışla kanın Yandırma cefâ odına canın Günümüz Türkçesiyle Tuzak kurmuş bir avcı gördü Tuzağına ceylanlar uğramıştı. Bir ceylan tuzağa tutulmuştu Kara gözlerine kanlı yaşlar dolmuştu. Ayakları bağlıydı, boynu burulu, Şehlâlaşan gözleri nemli, canı yaralıydı. Mecnûn, ceylanın bu haline acıdı Ona bakarak gül rengi yaşlar döktü. Bu zulüm, gönlüne katı geldiği için Yumuşak yumuşak dedi ki Avcı! Bu mis kokulu ceylana acı İnsan bu hâle acımaz mı? Avcı, bu zayıf bu zavallıın canına kıyma kendi canına acı ve cana kıyma! Avcı! Sakın!.. Cefâ fena şeydir Bilmez misin ki kanın bedeli yine kandır. Avcı onun kanını bana bağışla Canını cefâ ateşine yandırma! Fuzûlî'nin bu uzun mesnevisi, Türk edebiyatında en çok okunan eserlerdendir. Leylâ ve Mecnûn mesnevisinin asıl kaynağı Arap edebiyatıdır. Fuzûlî'den önce pek çok şair tarafından yazılmış olan bu mesnevî, Fuzûlî tarafından çok daha güzel ve orijinal bir tarzda yeniden kaleme alınmıştır. Fuzûli'nin anlatımındaki akıcılık, kullandığı dilin halkın konuşma diline yakın olması, eserinin ününü yaygınlaştırmıştır. Eser, Azeri Türkçesinin söyleyiş özelliklerini taşımaktadır. Eserde konuların arasına gazeller ve murabbalar yerleştirilmiştir. Eserin baş tarafında nazım-nesir karışık küçük bir ön söz bulunmaktadır. Fuzûlî, Leylâ ve Mecnûn mesnevisinde tasavvuf bir anlayışla "bir insanın beşerî mecazî aşktan ilâhî hakikî aşka yükselişini" anlatmış ve böylece Fuzûli, Leylâ ve Mecnûn'un aşkına tasavvufî bir derinlik de kazandırmıştır. Şiirin dili, devrine göre oldukça yalındır. "Yumşak yumşak dedi ki sayyâd", "Rahm etmez mi kişi bu hâle", "Bilmez misin ki, kana kandur", "Açman ayağun giderse başum" dizelerinde sayyâd, rahm ve hâl kelimeleri dışındaki bütün kelimeler, Türkçe asıllı olup günümüzde de kullanılmaktadır. Metindeki diğer beyitlerde de bu yalın Türkçe söyleyiş görülmektedir. Şiirin üslûbu da oldukça yalın, içten ve akıcıdır. Yer yer "Bahdı ana tökdi eşk-i gülgûn" Ona bakıp gül renkli gözyaşı döktü. "Pâk eyledi bergden dırahtın" Ağacının yapraklarını temizledi. dizelerinde olduğu gibi sanatlı ifadeler görülse de, bunlar şiirin yalın ve içten üslûbuna zarar vermemektedir. Örnek - 2 HARNAME Kaçar eşek acıyurak canı Dökilüp yaşı yirine kanı Eşek gözyaşı yerine kan dökerek, canı acıyarak kaçmaya başladı. Ugrayu geldi pir eşek nâgâh Sordu hâlini kıldı derd ile âh Yolda karşısına ansızın bir ihtiyar eşek çıkıp kendisine durumunu sordu, eşek dert ile bir ah etti. Yermürü inleyü didi iy pir Har-ı rubah bigi pür-tezvîr Eşek yalvarıp inleyerek, ey pir, koca tilki gibi kurnaz, hilekar eşek, dedi. Bâtıl isteyü hakdan ayıldum Boynuz umdum kulakdan ayıldum Kötü şeyler isteyerek doğru yoldan ayrıldım, boynuz isterken kulaklarımdan da oldum. Benem ol gam yükindeki har-ı leng Gussalar balçığında vâlih ü deng Keder yükünün altında kalan ve tasa balçığına şaşkın ve sersem bir şekilde saplanan o topal eşek benim. Ne yüküm bir nefes giderici var Ne biraz çekmeğine yarıcı var Ne ağır yükümü bir an kaldıracak var ne de taşımama biraz yardım eden var. Har gedây-iken arpaya muhtaç Gözedürem kurıla başuma tâç Arpaya muhtaç bir dilenci eşek iken, başıma taç konmasını beklerim. ister iken halaldan rûzî Varım itdüm haramilere rûzî Helalinden rızık isterken bütün malımı eşkıyalara kapatırdım. Ger tonuzlara olmaya buyruk Ah gitdi kulag ile kuyruk Eğer o domuzlar için bir emir çıkmazsa, ah bizim kulak ve kuyruğumuz da gitti demektir. Hükm-i sultana kola payende Çarh çakerdürür felek bende Padişahın hükmüne, ki dilerim ki daim olsun, dünya kul, felek ise köledir. Şeyhî Harnâme, 15. yüzyılda yaşamış Divan şairi Şeyhi tarafından kaleme alınmış, aruzun kısa kalıbı "feilâtün mefâilün feilün" ile yazılmış bir mesnevidir. Aynı zamanda bir göz hekimi olan Şeyhi, Çelebi Mehmet'in göz rahatsızlığını tedavi etmiş, bu hizmetine karşılık kendisine Tokuzlu Köyü hediye edilmiştir. Köye doğru yola koyulan Şeyhi, yolda eşkıyalar tarafından soyulmuş ve dövülmüştür. Bunun üzerine şair, mizahi bir eser olan 126 beyitlik Harnâme'yi kaleme alır. Şair, sembol olarak kullandığı "eşek"ten hareketle toplumdaki aksaklıkları, insanların kötü yanlarını anlatmıştır. Fakat bunu ince alay ve nükteli bir anlatımla yapmıştır. Örnek - 3 MEVLİT Allah adın zikr edelim evvelâ Vacip oldur cümle işde her kula Allah adın her kim ol evvel ana Her işi âsân ide Allah ona Amine Hatun Muhammed ânesi Ol sadeften oldu ol dür dânesi Hem Muhammed gelmesi oldu yakın Çok alâmetler belirdi gelmedin Şol kitaplar içre söylenen haber Zahir oldu vü göründü serteser Ol gece kim doğdu ol Hayr-ül beşer Anası anda neler gördü neler Her kim göründü ise gözüne Hem dahi vâki olanı özüne Toğduğun bildirdi ol halka temam Ne dediğin işid imdi ey hümâm Dedi gördüm ol habibün ânesi Bir aceb nur kim güneş pervanesi Berk urup çıkdı evimden nâgehân Göklere irdi vü nur oldu cihan İndiler gökten melekler sâf sâf Kabe gibi kıldılar evim tavaf Süleyman Çelebi Mevlit, 15. yüzyılda Bursa'da yaşayan Süleyman Çelebi tarafından mesnevi tarzında yazılan, asıl adı "Vesilet'ün Necat" olan bir eserdir. Eserin yazılmasında İran'dan gelen bir bilginin peygamberler arasında bir fark olmadığını söylemesi etkili olmuştur. Bunun üzerine şair, Hz. Muhammed'in hem doğumdan itibaren hayatını hem de diğer peygamberlerden üstün olan yanlarını, en güzel şekilde anlatmıştır. Bu yönüyle eser, peygamber sevgisini anlatan dinî bir mesnevi özelliği taşır. Eser, münacat Allah'a yalvarma, viladet peygamberimizin doğumu, risalet peygamberliğin verilişi, miraç peygamberimizin Allah'ın huzuruna çıkışı, rıhlet peygamberimizin vefatı ve dua bölümlerinden oluşur. Mevlit, aruzun "fâilatün, fâilatün, fâilün" kalıbıyla yazılmıştır. Mevlit'ten aldığımız yukarıdaki parçada şair, annesinin ağzından Hz. Peygamberin doğmadan önce meydana gelen olağanüstü durumları anlatmaktadır. Eserde her beytin kendi içinde kafiyelenmesi aa, bb, cc. onun mesnevi nazım şekliyle yazıldığını göstermesi bakımından önemlidir. Çözümlü Soru - 1 Mesnevi ile ilgili olarak aşağıda verilen bilgilerden hangisi yanlıştır? A Uyak düzeni aa ba ca... biçimindedir. B Beyit sayısı, konunun işlenişine göre belirlenir. C Daha çok, aruz vezninin kısa kalıplarıyla yazılır. D Arap ve Türk edebiyatına iranlılardan geçmiştir. E Öyküleme gerektiren konular, bu türde işlenmiştir. 1996-ÖYS Çözüm Sorunun A seçeneğinde bilgi yanlışı vardır. Mesnevide her beyit kendi içinde uyaklıdır. Buna göre mesnevinin uyak düzeni "aa bb cc..." biçimindedir. Cevap A Çözümlü Soru - 2 Aşağıdaki eserlerden hangisi 15. yüzyılda "mesnevi" biçiminde yazılmış bir yergidir? A Tazarrunâme B Kaabûsnâme C iskendernâme D Harnâme E Garipnâme 1994 - ÖYS Çözüm Sinan Paşa'nın Tazarrunâme'si ve Mercimek Ahmet'in Kaabûsnâme'si düz yazıdan oluşmaktadır. İskendernâme Ahmedi'nin mesnevisidir. Garipnâme Aşık Paşa'nın didaktik öğretici Mesnevisidir. Harnâme ise Şeyhi'nin toplumun aksak ve kötü yanlarını işlediği mesnevisidir. Cevap D
hikaye öykü hakkında verilen bilgilerden hangisi yanlıştır? I. Olmuş ya da olabilecek olayları anlatır. II. Derin karakter tahlilleri yoktur. III. Romana göre daha kısa bir türdür. IV. Hikayede kişi kadrosu geniştir. V. Öykünün öğeleri arasında olay, zaman ve mekan yer alır. A I B II C III D IV E V hangisi bir olayı göstermeye bağlı olarak anlatan yazı türüdür? A Hikâye B Roman C Masal D Destan E Tiyatro 3.. Aşağıdakilerden hangisi, karagöz, meddah ve orta oyunu gibi seyirlik halk oyunlarının ortak özel*liklerinden biri değildir? A Göze ve kulağa seslenmeleri B Güldürü öğesine yer vermeleri C Şive taklitlerinden yararlanmaları D Tek kişilik gösteri olmaları E Sözlü tiyatro örneği olmaları türü ile ilgili olarak aşağıda verilen bilgilerden hangisi yanlıştır? A Acıklı yönü ağır basan bir tiyatro türüdür. B Ana karakterlerin halktan olması en önemli özelliğidir. C Konuları, mitolojiden ve tarihten alınır. D Zaman, yer ve olay birliği kuralına uyulur. E Klasik bir dil ve üslup anlayışıyla yazılır. I. Olağanüstü olayları kendine özgü bir dille anlatan türdür. II. Yer ve zaman belli değildir. III. Kahramanlar olağanüstü kişiler veya varlıklardır. IV. Genellikle bir tekerleme ile başlar. özellikleri verilen edebi tür aşağıdakilerden hangisidir? A Hikaye B Fabl C Roman D Masal E Günlük Toplum yaşamında birtakım olaylarla birbirine bağlanmış olan çeşitli insanların başlarından geçen maceraları bütün ayrıntılarıyla anlatan edebi eserdir. Olmuş ya da olabilir olayları yer, zaman ve kişilere bağlı olarak anlatır. Olaylar ana bir olay etrafında gelişir ve olay örgüsü geniştir. Kahramanları çoktur. bahsedilen edebi tür aşağıdakilerden hangisidir? A Hikaye B Masal C Roman D Fabl E Biyografi hangisi geleneksel Türk Tiyatrosunun çeşitlerinden birisi değildir? A Meddah B Komedi C Karagöz D Orta oyunu E Köy seyirlik oyunları “Artık her gün kahvedeyim. Altı yedi kadar müşterisi vardı. Hiçbir gün bu sayıyı geçtiğini zannetmiyorum. Onların ne yüzü, ne kılığı hatırımda. Esasen sokakta onları görseydim anımsamazdım. “ romanın anlatım biçimi aşağıdakilerden hangisidir? A Kahraman anlatıcı bakış açısı B Gözlemci anlatıcı bakış açısı C İlahi bakış açısı D Düz anlatım bakış açısı E Betimleyici anlatım hangisi Karagöz oyununun özelliklerinden birisi değildir? A Giriş, muhavere, fasıl ve bitiş bölümlerinden oluşur. B Oynatan kişilere hayalî ya da karagözcü denir. C Oyunun yardımcı kişileri Zenne, Pişekar, Kavuklu ’dur. D Hacivat aydın kesimi, Karagöz halk kesimini temsil eder.. E Geleneksel Türk tiyatrosunun bir türüdür. Yedi yaşımda bile yoktum. Arabaya binmekten, evden uzaklaşıp değişik yerler görmekten inanılmaz ölçüde hoşnut olurdum. Bir gün motora bindirdi babam beni, eski model bir motora. Yine uzaklaştık evden, değişik değişik yerler gezdik. Ama bir yer vardı, bir köprü, bir tren köprüsü. Bu köprünün altından geçerken sımsıkı sarıldım babama, bu anı hiç unutmayacağım dedim içimden, öyle de oldu, ne zaman bir köprünün altından geçsem bu anı hatırlarım. verilen parça hangi edebi türün örneğidir? A Günlük B Deneme C Hatıra D Gezi E Makale Divan edebiyatı dendiği zaman akla öncelikle süslü, kafiyeli ve vezinli şiirler gelir. Bu dönemin düz yazısı nesir da süslüdür. Dilinin günlük yaşamdan kopuk oluşu okuyucusunun az olmasına neden olmuştur. Bu edebiyat ürünlerinin sözcük dağarcığı sınırlıdır. Belirli hayal kalıplarının dışına genellikle çıkılamamıştır. Bu şiirlerin çoğu belirli mazmunlar etrafında döner, değişik bir konudan hemen hemen hiç söz edilmez. Bu nedenledir ki bu edebiyatı günümüzde de yaşatma çabası boşunadır. Bu şairin şiirlerinde görülen öğeleri bir amaç olarak değerlendirmiyorum. verilen parça hangi edebi türün örneğidir? A Fıkra B Eleştiri C Deneme D Biyografi E Makale ile ilgili aşağıdaki bilgilerden hangisi yanlıştır? A Göstermeye dayalı bir edebi metin türüdür.. B Edebiyatımızda modern tiyatronun ilk örnekleri Tanzimat Dönemi’nde verilmeye başlanmıştır. C Güzel sanatların görsel sanatlar dalında yer alır. D Bir oyunun sahnede canlandırılmasına drama adı verilir.. E “Komedi, dram ve komedi” modern tiyatronun türleridir. türü ile ilgili aşağıdaki bilgilerden hangisi yanlıştır? A Gerçek ya da gerçeğe uygun olayları konu eder. B Durum ve olay hikayesi olmak üzere iki türü vardır. C Serim, düğüm ve çözüm bölümlerinden oluşur. D İlk örnekleri Tanzimat Dönemi’nde verilmeye başlanmıştır. E Öykülerde olağanüstü olaylara yer verilir.. I- Kişilerin hayatını anlatan yazılardır. İnsanlığa katkıları ve yaşayışlarıyla ilgi çeken kişilerin yaşam öykülerini kaynaklara, belgelere dayanarak sergilerler. II- Gazeteciliğin önemli bir dalıdır, soru-cevap yoluyla sorunu, olayı, gerçeği araştırma ve inceleme yoluyla anlatan yazılardır. verilen bilgiler sırasıyla hangi iki edebi türün özelliğini yansıtırlar? A Anı-Deneme B Biyografi-röportaj C Gezi-eleştiri D Makale-otobiyografi E Röportaj-deneme 15 Aşağıdakilerden hangisi anlatmaya bağlı edebi metinlerde yapıyı oluşturan unsurlardan birisi değildir? A Kişiler B Mekan C Olay örgüsü D Zaman E Ana düşünce İlk iki saat boyunca hepimiz arabanın pencerelerinden dışarı baktık. Şehir dışına çıktıkça etraf gittikçe ilginçleşiyor, yeşeriyor, yol ise daralıyordu. Aslında tek gidiş gelişli bir yoldu ama, yayalar, yoldaki inekler, kamyonlar ve arabalar buraya çift gidiş geliş muamelesi yapıyordu. Arabaların iki tekerleği yolda, diğer iki tekerleği ise toprak yolda gidiyordu. Şoförün eli ya kornadaydı ya da radyonun düğmesinde. İlk taksiye bindiğimizde çalan Hint müziği ilgimizi çekmiş ve çok neşelendirmişti. Ama bir saat sonra radyonun frekansından kulaklara ulaşan tiz sesli Hintli kadının sesi işkenceyi andırmaya başlamıştı. parçanın alındığı yazı türü nedir? A Deneme B Gezi C Hatıra D Eleştiri E Öykü bulunmadığı, konuların jest ve mimiklerle anlatıldığı tiyatro çeşidine …………. denir. Bu cümlede boş bırakılan yere aşağıdakiler- den hangisi getirilmelidir? Apandomim Bopera Cbale Dvodvil Emodern tiyatro hikayeleri numaralanmış metin türlerinden hangileri anonim olup olmaması yönüyle ötekilerden farklıdır? AI. ve II. BI. ve V. CII. ve III. DIII. ve IV. EIV. ve V. ulusun başından geçen tarihsel olayları, toplumsal sorunları, doğal afetleri ve bu olaylarda kahramanlık gösterenleri, yiğitlik ve olağanüstülük temelinde anlatan uzun manzum eserlere …………. enir. Bu cümlede boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? Amasal Bhalk hikayesi Cdestan Dmanzume Emesnevi hangisi Karagöz oyunundaki bölümlerden biri değildir? ABitiş BHayalî CMuhavere DFasıl EMukaddime I Meddah, halk tiyatrosunda taklide dayalı bir oyun türüdür. II Oyunun tek sanatçısı, yazılı bir metne bağlı kalarak ve kişisel yeteneklerini kullanarak seyirciyi çevresinde tutmaya çalışır. III Meddahta basit de olsa herhangi bir sahne düzeni yoktur. IV Genellikle ramazan akşamlarında kahvehane gibi kapalı yerlerde ve halkın içinde gösterilerini gerçekleştiren meddahlar, anlatılarına şiirler, tekerlemeler ve kalıplı sözlerle başlarlar. V Mukallit de denilen sanatçı, taklit edeceği tiplerin herhangi bir yönünü veya konuşmasını unuttuğunda mendilini düzelterek, alnını silerek veya bastonunu sallayarak zaman kazanır. parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır? AI BII CIII DIV EV hangisinde İslamiyet öncesi Türk destanları kronolojik sıraya uygun şekilde verilmiştir? AOğuz Kağan - Bozkurt - Şu - Türeyiş - Göç BAlp Er Tunga - Yaradılış - Ergenekon - Göç - Şu CGöç - Bozkurt - Oğuz Kağan - Yaradılış - Türeyiş DTüreyiş - Göç - Alp Er Tunga - Oğuz Kağan - Şu EYaradılış - Alp Er Tunga - Oğuz Kağan - Bozkurt -Göç hangisi masal türünün özelliklerinden değildir? AMetafizik varlıkların da kahraman olabilmesi BAnonim eser olmaları CDers verici özelliklerinin bulunması DDinsel unsurları ön planda tutmaları EZaman ve mekan kavramları bakımından soyut olmaları hangisinde mesnevi - sanatçı eşleştirmelerinden hangisi yanlıştır? AHayriyye - Nef'i BHârname - Şeyhi CHüsrev ü Şirin - Şeyhi DKutadgu Bilig - Yusuf Has Hacip EVesilet-ün Necat - Süleyman Çelebi
ANLATMAYA BAĞLI EDEBİ METİNLERİN ÖZELLİKLERİ 1. Olay çevresinde gelişir. 2. Yapı unsurları vardırolay, kişi, zaman, yer. 3. Yazar eserini oluştururken ilahi, kahraman gözlemci bakış açısını kullanır. 4. Betimleme, öyküleme vb. anlatım türleri kullanılır. 5. Masal, destan, halk hikâyesi, anonim, sözlü gelenek ürünü, mesnevi, hikâye, roman türleri ise yazarı belli eserlerdir. 6. Kişileri başkahraman ve tali karakter ve tip olarak gruplandırılabilir. 7. Dilin şiirsel işlevi kullanılır. Metinler içinde dilin diğer işlevleri de vardır. 8. Giriş, gelişme, sonuç bölümleri vardır. 9. Metnin özelliğine göre üslubu da değişir. FABLIN ÖZELLİKLERİ 1. İnsanlar arasında cereyan eden olayları hayvanlar bitkiler ya da cansız varlıklar arasında geçiyormuş gibi göstererek bu yolla insanlara ahlak ve ibret dersi vermek örnek göstermek ya da bir düşünceye güç kazandırmak isteyen edebi türdür. 2. Öğretici niteliklidir. 3. Teşhis ve intak sanatları üzerine kurulmuştur. 4. Dünya edebiyatında ilk ve önemli fabllar Hint yazarı Beydeba’ya aittir. Beydeba'nın fablları Kelile ve Dimne adlı bir eserde toplanmıştır. Ezop ve La fontaine’nin fablları vardır. 5. Türkçedeki ilk örneği Şeyhi’nin Harname'sidir. 6. Fabllar manzumşiir veya nesirdüz yazı biçiminde yazılabilirler. 7. Manzum ve sonra mensur olarak söylenip yazılmıştır. 8. Kulaktan kulağa yayılarak sözlü anlatım döneminin edebiyat ürünleri olarak insanlık tarihinde yerini almış ve basit, kolay, ahlak ilkelerini öğretme işlevini yüklenmişlerdir. 9. Dil şiirsel işlevde kullanılır 10. Yapı unsurları Olay, kişi, zaman, yer vardır. MASALIN ÖZELLİKLERİ 1. Tekerlemeyle başlar. 2. Olay kişi mekân, zaman olağanüstüdür. Yer ve zaman belirsizdir. Masallarda yer kavramı sembolik bir biçimde yer alır. Genellikle uzak mekânlarda geçer. Bahsedilen yer isimlerinin çoğu hayalidir. Ne zaman, hangi yerde bulundukları asla bilinmez. 3. Kişiler ya çok iyi ya da çok kötüdür. 4. a. Anonim, b. nesir, c. olaya ve anlatmaya dayalı, ç. sanatsal, d. dilin şiirsel işlevde kullanıldığı, e. kahramanların tip olduğu, f. ilahi bakış açısının kullanıldığı, g. sözlü gelenek ürünü olan ğ. kurmaca metinlerdir. 5. Halk düşüncesinin, halk kültürünün ortak ürünüdür. 6. Masallar eğlendirici ve eğiticidir. 7. Açık bir anlatımın tüm özellikleri bulunur. Duruluk, yalınlık, açıklık… 8. Döşeme, olay, dilek bölümlerinden oluşur. 9. Öğrenilen geçmiş zaman veya geniş zaman kullanılır. 10. Her masaldan bir öğüt, bir ders çıkarılabilir. 11. Masallarda olağanüstü varlıklar cin, peri, melek bulunabilir. 12. Masallar hep bir dilek ve mutlu sonla biter. Her zaman iyiler kazanır. 13. Niteliği ne olursa olsun her şeyiyle hayal ürünüdürler. 14. Kişileştirme, intak, mübalağa sanatları kullanılır. 15. Kahramanları tiptir. 16. İlahi bakış açısı vardır. 17. Dini ve ulusal öğeler yoktur. 18. 3, 7, 9, 40 vb rakamlar vardır Genellikle Türk masallarında. 19. Yapı unsurları Olay, kişi, zaman, yer vardır. Masal-Fabl Karşılaştırması 1. İkisi de olağanüstülük içerir. 2. İkisinde de kişileştirme ve intak sanatı vardır. 3. Masal tekerlemelerle başlar. Fablda böyle bir durum söz konusu değildir. 4. İkisi de öğretici, sanatsal, kurmaca, ilahi bakış açısının hâkim olduğu, kahramanları tip olan, olaya ve anlatmaya dayalı metinlerdir. 5. Fabllarda genellikle hayvanlar kahramandır. Masallarda ise devler, cinler, periler vardır. 6. Masal anonimdir, fabl ise anonim değildir. 7. İkisinde de yer ve zaman belirsizdir. 8. Masallar her zaman mutlu sonla biter. Fabllarda böyle bir kaygı yoktur. 9. Yapı unsurları Olay, kişi, zaman, yer vardır. Türk Masalları derleyicileri Naki Tezel, Pertev Naili Boratav, ziya Gökalp, Tahir Alangu Eflatun Cem Güney. Türk Masalları Keloğlan Masalları Dünya Masalları Grimm Kardeşlerin masalları Alman, Andersen masalları Danimarka Fabl La Fontaine, Beydaba Kelile ve Dinme DESTANIN ÖZELLİKLERİ 1. Kişiler olağanüstü özellikler taşır. 2. Oluşum yayılma, derleme gibi üç safhası vardır. Ancak bu safhalar yapma destanlarda görülmez. 3. Dini ve milli öğelerde vardır. 4. a. Anonim, b. nesir, c. olaya ve anlatmaya dayalı, ç. sanatsal, d. dilin şiirsel işlevde kullanıldığı, e. kahramanların tip olduğu, f. ilahi bakış açısının kullanıldığı, g. sözlü gelenek ürünü olan ğ. kurmaca metinlerdir. 5. Ulusu derinden etkileyen olaylar ve hayatta karşılaşılan ve anlaşılamayan şeyleri yorumlamak amacıyla oluşturulan mitler sonucunda ortaya çıkmıştır. 6. Çevre belli belirsizdir. 7. Yiğitlik ve yurt sevgisi ön plandadır. 8. Abartmalara, sıfatlara, benzetmeler yer verilir. Anlatımı süslüdür. 9. İlk başta manzum Türk destanlarında hece ölçüsü kullanılmıştır. sonra manzum mensur karışık yazılmıştır. 10. Destanlar ozan denilen yetenekli kişilerce söylenir. 11. Olağan ve olağanüstü olaylar yan yanadır. 12. Yapı unsurları Olay, kişi, zaman, yer vardır. Masal-Destan karşılaştırılması 1. Masal konuları çeşitli olmasına rağmen destan konularında kahramanlığa fazla yer verilir. Genellikle milletlerin geçmişindeki önemli olaylar ve büyük kahramanlar etrafında destanlar oluşur. 2. Destanlarda, masal kahramanı olarak bilinen perilerin yaşayışına benzer bir hayat süren destan kahramanları vardır. Kahramanlara olağanüstülükler verilmiştir. Oğuz Destanı’nda Oğuz’un evlendiği kızlar gibi. Ancak masal kahramanlarının hayali olmasına karşılık destan kahramanlarını biz tarih sayfalarında bulabiliriz. Oğuz Kağan gibi. 3. Destanlar masallara göre yapı unsurları olay, kişi, mekân bakımından daha gerçekçidir. 4. Her ikisi de anonimdir. 5. Masallar her zaman düzyazı şeklindedir. Destanlar ilk başlarda manzumdur. 6. İkisinde de kahramanlara olağanüstülük yüklenmiştir. 7. Destanlarda ulusları etkilene olaylar oncunda çıkmıştır. Masallarda böyle bir durum yoktur. 8. Masallarda dini ve milli unsur yoktur. Ancak destanlarda vardır. Destanlar milletlere aittir. Masalların milleti yoktur. 9. Masallarda tekerleme vardır. 10. Destanlar ozan denilen yetenekli kişiler söyler. Masallarda masal anlatıcıları vardır. 11. Her ikisi de ilahi bakış açısıyla yazılmış, kurmaca, olaya dayalı edebi sanatsal metinlerdir. 12. Dil şiirsel işlevde kullanılır. 13. Destanlar ezgiyle söylenir. Masallar ezgiyle söylenmez. 14. Yapı unsurları Olay, kişi, zaman, yer vardır. 15. Her ikisi de sözlü gelenekten gelmiştir. 16. Masallar tekerlemelerle başlar. 17. Destanlardaki oluşum aşamalarını maslarda göremeyiz. 18. Destanlarda milli ve dini unsurları görebiliriz ancak destanlarda bu unsurları göremeyiz. 19. Masallarda amaç bir ders vermektir. Destanlardaki amaç ise bir milletin geçmişini anlatmaktır. HALK HİKÂYELERİNİN ÖZELLİKLERİ 1. Halkın ortak duygularını yansıtan, anlatma yoluyla kuşaktan kuşağa aktarılan hikâyelerdir. Öykü türünün eski biçimleri olan bu ürünler halkın içinde ve halk diliyle oluşmuştur. 2. Halk hikâyeleri, destan ile günümüz modern hikâye arasından bir köprü görevi üstlenmiştir. 3. XV. yüzyılda itibaren destanların yerlerini tutmaya başlayan ve günümüzde de özellikle Doğu Anadolu'da yaşamaya devam eden halk hikâyeleri âşık dediğimiz anlatıcılar tarafından günümüze kadar getirilmiştir. 4. Halk hikâyeciliği geleneği destanlarla başlayıp, Dede Korkut Hikâyeleri, Battalname, Danışmentname, Gazavatname, Hamzaname, Saltukname ile devam eden anlatma geleneğinin XV ile XX. yüzyıl arasındaki sözlü edebiyatın aşamalarından biridir. 5. Halk hikâyeleri beli bir olay üzerine kurulan bir çeşit öykü gibidir. Dolayısıyla, kahramanlarıyla gerçek yaşamdaki insanlar arasında benzer özellikler vardır. Hikâyelerdeki olay ve kişiler, oluştukları dönemin sosyal yapısını, kültürel özelliklerini, duyuş ve düşünüşünü kısacası zihniyetini yansıtan birer araçtır. 6. Oluşma şekillerine bakıldığında halk hikâyeleri ile destanlar arasından benzerlikler görülür, ilk olarak hikâyeye konu olan bir olay gerçekleşir. Sonra bu olay sözlü gelenek içinde kuşaktan kuşağa aktarılır. Bu aktarmalarda, hikâyeyi anlatanlar bazı bölümlerine türküleri de dâhil eder, böylece anlatıma müzik de eşlik eder. Daha sonra âşıklar saz şairleri, halk şairleri bu hikâyeleri belli bir sıraya göre yeniden düzenleyerek halka açık yerlerde, saz eşliğinde anlatırlar. Böylece son şeklini alan halk hikâyeleri, sonradan yazıya geçirilerek unutulmaktan kurtarılmış olur. 7. Âşıklar bu hikâyeleri anlatırken, kendi yorumlarını, hayal güçlerini ve üsluplarını katarak hikâyeyi zenginleştirirler. Bu yüzden aynı hikâyenin farklı yörelerde, farklı biçimleriyle karşılaşmak mümkündür. 8. Hikâyelerde "aldı sazı eline", "aldı Kerem" "bakalım ne dedi", "deyüp kesti" gibi kalıplaşmış sözler bulunur. 9. Halk hikâyelerinde mekân unsuru, destan ve masallardakine göre daha belirgin, ancak modern hikâye ve romandakine göre daha yüzeyseldir. Genellikle kent, ülke adları veya fizikî mekân adları kale, saray, bahçe, dağ köşk gibi verilir, fakat bunlarda da ayrıntılı ve gerçekçi bir betimleme Hikâyelerde geçen olayların gerçekleştiği genel zaman dilimi çoğunlukla belirsizdir. Bazı hikâyelerde "çok eski zaman, bir zaman vaktin birinde, bir gün, gel zaman git zaman" gibi belirsiz anları ifade eden kalıplaşmış sözler yer alır. Bu, dinleyiciye hayal zenginliği kazandırır. Bunun yanında "yedi gün, yedi ay, yetmiş yıl, kırk yıl, dokuz gün" gibi sayılara bağlı olarak ifade edilen zamanlar da vardır. Üç, beş, yedi, dokuz, kırk gibi sayılarla oluşturulan motifler hikâyelerin yanı sıra destan ve masallarımızda da sık sık kullanılmıştır. 11. Hikâyedeki kahramanlar gerçeğe yakındır, destanlarda olduğu gibi olağanüstülüklere fazla yer verilmez. 12. Anlatımda nazım ve nesir iç içedir. Olaylar nesirle duygular nazımla ifade edilir. Âşık hikâye anlatırken bazı yerlerde konuşmasına ara verir, kahramanların ağzından genellikle mâni biçiminde türkü söyler. Hikâyeci âşık, bazen ayakta dolaşarak gerektikçe jest ve mimiklerle hikâyedeki kahramanların konuşma ve duygu özelliklerini ses taklitleriyle belirterek anlatır, çalar ve söyler. Bu yönüyle halk hikâyelerinde şiir, müzik, hikâye ve oyun iç içedir. 13. Halk hikâyeleri, genellikle kasaba ve köylerde; uzun kış gecelerinde, ramazan gecelerinde, düğünlerde ve başka nedenlerle yapılan toplantılarda anlatılır. Kırsal bölgelerde köy odaları; kasaba ve şehirlerde ise genellikle kahveler bu anlatımlar için seçilen mekânlardır. Bir hikâyenin anlatımı; konunun uzunluğuna, hikâyeci-âşıkların gücüne, dinleyicilerin ilgisine göre, her bir toplantı dört - beş saat olmak üzere 3–7 gece, hatta kimi zaman daha da uzun sürer. Anlatıcı, bazen temaya bağlı kalarak kendisi de hikâyeye eklemeler yapabilir. Hikâyecinin yere ve zamana göre, asıl konuya eklediği başka olay ve menkıbelere "karavelli" adı verilir. 14. Halk hikâyelerinde halkın günlük yaşamda kullandığı sözcük ve deyimlerle zenginleştirilmiş, yöresel tabirlerin de yer aldığı yalın bir dil kullanılır. Gerek dinleyici gerek anlatıcı olsun, halktan kişiler olması kullanılan dilin sade ve anlaşılır olmasını gerektirir. 15. Halk hikâyeleri metinleri birer edebî metindir, kurmacadır. Sanatsal yönü bulunun bu metinlerde dil, şiirsel işleviyle kullanılmıştır. 16. Bu hikâyelerin anlatımında ilahi bakış açısı kullanılır. 17. Halk hikâyelerinde din ve kahramanlık konuları da bulunmakla beraber en önemli tema aşktır. Aşk temasıyla oluşan önemli halk hikâyeleri şunlardır. Tahir ile Zühre, Kerem ile Aslı, Ferhat ile Şirin, Arzu ile Kamber, Emrah ile Selvihan. 18. Halk hikâyeleri genellikle üç bölümden oluşur Dinleyiciyi hikâyeye hazırlamak amacıyla söylenen ve asıl konuyla ilgisi bulunmayan birinci bölüme "döşeme" adı verilir. Döşemede genellikle eski âşıkların adı anılır, bir tekerleme söylenir, dinleyicilere dürüstlük, erdemli olmak, birlik ve beraberlik gibi evrensel mesajlar verilir Bir dua ile başlayan hikâyenin anlatıldığı bölüm ise ikinci bölüm yani "asıl olay"dır. Bu bölümde kahramanlar ve konu kısaca tanıtıldıktan sonra hikâye anlatılır. Üçüncü bölüme dua adı verilir. Bu bölümde sevip kavuşamayanlar için dua edilir. Hikâye anlatıcısı âşık alçak gönüllük göstererek "Ustamızın adı Hıdır, elimizden gelen budur." diyerek hikâyeyi bitirir. 19. Yapı unsurları Olay, kişi, zaman, yer vardır. 20. Bazı halk hikâyelerinde kahramanlar rüyalarında bade içerler. Rüyada bade içen kahraman âşıklık mertebesine erişir. Bu daha genellikle bir ermiş veya emriler tarafından aşığa içirilir. Bu halk edebiyatında sıkça kullanılan bir motiftir. Konularına göre halk hikâyeleri 1. Aşk Hikâyeleri Uzun süre toplumun hafızasında yaşayan aşkların hikâyeleştirildiği sevgi temasını işleyen hikâyelerdir. Bunların bir bölümü saz şairlerinin hayatı üzerine kurulmuştur. Aşk hikâyelerinde birbirine kavuşmaları önleyen din ayrılığı Kerem ile Aslı, sınıf ayrılığı Emrah ile Selvihan, servet eşitsizliği Arzu ile Kamber gibi toplumsal engellerle mücadeleler anlatılır. 2. Kahramanlık Destansı Halk Hikâyeleri Daha çok destana ait bazı özellikleri de içeren yiğitlik teması üzerine kurulan hikâyelerdir. Dede Korkut Hikâyeleri ve Köroğlu hikâyesi bu türün en güzel örnekleridir. Bu tür hikâyelerde tarihî kişiliği ön planda olan, tarihe mal olmuş kahramanların veya dinî açıdan önemi sayılan kişilerin maceraları konu edilir. Battal Gazi, Danişment Gazi, Hz. Ali ile ilgili hikâyeler bu türe örnek gösterilebilir. Kaynakları bakımından halk hikâyeleri 1. Türk Kaynaklı Olanlar Dede Korkut Hikâyeleri, Kerem ile Aslı, Âşık Garip ile Şahsanem, Emrah ile Selvihan, Köroğlu Hikâyesi, Karacaoğlan ile İsmihan Sultan... 2. Arap - İslam Kaynaklı Olanlar Leyla ile Mecnun, Yusuf ile Züleyha, Gazavat-ı Ali Hz. Ali Cenkleri, Battal Gazi, Danişment Gazi vs. 3. İran- Hint Kaynaklı Olanlar Ferhat ile Şirin, Kehle ve Dimme, Destan ve halk hikâyesinin karşılaştırılması 1. Halk hikâyelerinde tarihi bir vak’anın olması şart değildir. Destanlarda tarihi olaylar anlatılır. 2. Halk hikâyelerinden nazım-nesir karışıktır. Zamanla nesir, nazma üstünlük kazanmıştır. Destanlar ise ilk önce manzum nazım-şiir şeklinde söylenmiş halk hikâyeleri gibi daha sonra nesre düzyazı kaymıştır. 3. Halk hikâyelerinde destana göre şahısların ve olayların anlatımında realist çizgilere daha çok yer verilmiştir. Halk hikâyelerinin yapı unsurları olay, kişi, yer, zaman destana göre daha gerçekçidir. 4. a. Anonim, b. sözlü gelenek ürünü olan c. olaya ve anlatmaya dayalı, ç. sanatsal, d. dilin şiirsel işlevde kullanıldığı, e. kahramanların tip olduğu, f. ilahi bakış açısının kullanıldığı, g. kurmaca metinlerdir. 5. Her ikisi de ozan veya âşık denilen ustalar tarafından ezgi eşliğinde söylenir. 6. Halk hikâyelerinin dili sadedir, halk söyleyişlerine yer verilir ancak destanlardaki söyleyiş süslüdür. 7. Oluşum aşamaları birbiriyle benzerlik gösterir. 8. Destanlarda konular daha çok kahramanlık yurt sevgisi iken halk hikâyelerinde kahramanlıktan çok aşk maceraları konunun ağırlığını teşkil etmektedir. 9. Yapı unsurları Olay, kişi, zaman, yer vardır. 10. Her ikisi de kültürel, sosyal siyasal… yapı hakkında bilgi verir. Halk Hikâyeleri ile Mesnevinin Karşılaştırılması 1. Halk hikâyeleri manzum mensur karışıktır. Manzum bölümleri hece ölçüsüyle ve dörtlüklerle yazılır. Mesnevilerin tamamı aruz ölçüsüyle ve beyitle yazılır. 2. Halk hikâyeleri anonimdir. Mesnevilerinse yazarı bellidir. 3. Halk hikâyeleri genellikle saz eşliğinde söylenir Mesnevilerin müziği yoktur. 4. Her ikisinde de olağanüstülükler vardır. 5. Halk hikâyelerinin dili sadedir. Mesnevilerde Arapça ve Farsça sözcükler vardır. 6. Halk hikâyeleri Halk edebiyatı geleneğini yansıtır. Mesneviler ise Divan edebiyatı geleneğini yansıtır. 7. Halk hikâyelerinde kahramanlık öğeleri bulunur. Mesnevilerde böyle bir şey yoktur. 8. Halk hikâyeleri sözlü gelenek ürünüdür. Mesneviler yazılmıştır. 9. Yapı unsurları Olay, kişi, zaman, yer vardır. MANZUM HİKÂYENİN ÖZELLİKLERİ 1. Manzum hikâyeler edebi metinlerdir. 2. Konu ve özellik bakımından hikâye ile aynı özellikleri gösterirler. Mensur Düzyazı şeklindeki hikâyeden tek farkı şiir şeklinde yazılmış olmasıdır. 3. Manzum hikâyelerde şair ya bir olayı anlatır ya da bir öğüt verme çabası güder. 4. Manzum hikâyeler genellikle bir çevre tasviriyle başlar, ardından o çevrede bulunan kişiler anlatılır. Daha sonra ise olay anlatılır. Amaç okuyucuya bu bölümde ders veya öğüt vermektir. 5. Giriş, gelişme ve sonuç bölümleri hikâye ile benzer özellikler gösterir. 6. Manzum hikâyeler düşündürücü ve eğiticidir. 7. Manzum hikâyeler birçok bölümden oluşur. İlk bölümde anlatılmak istenen olaydan ve kişilerden bahsedilir. İkinci bölümde ise olaylar anlatılır ve örneklerle tasdik edilir. Üçüncü bölümde ise olay son bulur ve okuyucuya ders vermeyi güden cümleler yer alır. 8. Manzum hikâyede her olay işlenebilir. Sıradan olaylar, sosyal olaylar vs. 9. Manzum hikâyeler dörtlük, beyit, bent şeklinde de yazılabilir. 10. Mensur hikâyeden düzyazı hiçbir farkı yoktur. Kişiler, zaman, mekân, olay bu hikâyelerde de vardır. Tek farkı şiirselliktir. Dizelerdir. Kafiye ve rediftir. 11. Toplumu ilgilendiren olaylar işlenir. 12. Daha çok ders veren, eğitici, öğretici, etkileyici konular seçilir. 13. Ölçü ve uyağa dikkat edilir. 14. Anlam, alttaki dizelerde devam eder. 15. Karşılıklı konuşmalara yer verilir. 16. Dizelerin uzunlukları aynı olmayabilir. 17. Bu nazım şekli edebiyatımıza Tanzimat Dönemi'nden sonra girmiştir. MESNEVİNİN ÖZELLİKLERİ 1. Klasik Türk şiirinde kullanılan nazım biçimlerindendir. 2. Divan edebiyatı şiir geleneği içinde oluşan mesnevîler, günümüzün roman ve modern öykü ihtiyacını karşılayan metinlerdir. 3. Beyit sayıları sınırsızdır. ölçüsünün kısa kalıplarıyla yazılır ve her beyit kendi arasında uyaklıdır. aa, bb, cc, dd… bu özelliklerinde dolayı uzun manzum eserler yazılmasına olanak sağlar. 5. Bir şairin, yazdığı beş ayrı mesnevîyi bir araya getirdiği esere hamse denir 6. Dini-tasavvufi, aşk ve öğretici konular ele alınır. Mesnevi ile Manzum Hikâyenin Karşılaştırılması 1. Mesneviler aruz ölçüsüyle ve beyitle yazılır, manzum hikâyelerde böyle bir zorunluluk yoktur. 2. Her ikisini de yazarı bellidir. 3. Her ikisi de olay çevresinde gelişen anlatmaya bağlı edebi metinlerdir. 4. Mesnevilerdin dili manzum hikâyeye göre daha fazladır. 5. Her ikisinde de yapı unsurları olay, zaman, yer, kişiler vardır. 6. Mesnevi Divan edebiyatı nazım şekillerindendir. Manzum hikâye modern biçimler arasına girer. 7. Mesnevilerde didaktik konular işlendiğinde ders çıkarılabilir. Ancak manzum hikâyeler zaten didaktik özelliktedir. 8. Mesneviler bireysel konuları işler ve konuları sınırlıdır. Manzum hikâyeler toplumsal konuları işler ve her şey konu olabilir. HİKÂYENİN ÖZELLİKLERİ 1. Giriş, gelişme sonuç bölümleri vardır. 2. Yaşanmış ya da aşabilecek olaylar ele alınır. 3. Olay, durum, ben merkezli şeklinde üç çeşittir. Öyküsü Olaya dayalı hikâyelerdir. Olay bir ya da birkaç kahraman çevresinde gelişir ve sürükleyicilik öğesi öne çıkar. Bu teknik Fransız yazar Guy de MAUPASSANT Guy Dö Mopasan tarafından geliştirildiği için Maupassant tarzı öykü de denir. Türk edebiyatındaki temsilcisi Ömer Seyfettin’dir. Öyküsü Bu tür öykülerde merak öğesi ikinci plandadır. Kişisel ve sosyal düşünceler, duygu ve hayaller ön plandadır. Kişilerin yaşam koşulları yer ve zaman anlatılmaz sezdirilir. Bu teknik Rus yazar Anton ÇEHOV tarafından geliştirildiği için Çehov tarzı öykü de denir Türk edebiyatındaki temsilcisi Sait Faik ABASIYANIK’tır. Merkezli Öykü Geleneksel olarak, öteden beri kullanılan bir anlatı yöntemidir. Ben'li bir anlatımdır bu. Birinci kişi başından geçen bir olayı, içinde bulunduğu bir durumu, gözlem ve izlenimlerini bize anlatır. Bunun gibi çevresini, çevresindeki kişileri, bu kişilerin duygu ve düşünce evrelerini de yine birinci kişinin gözüyle görür, onun duygularıyla tanırız. Bu tür anlatışın okur için sağladığı yakınlık, canlılık gibi üstün yanları vardır. Dille ilgili engellerle karşılaşmadan anlatılanların içine kolayca girebiliriz. Öykünün kişilerini ayrımda da kolaylık sağlar bu anlatış biçimi. Bunu da ekleyelim, öyküleyen birinci kişi her zaman öykünün ana kişisi olmayabilir, bunun yerine yardımcı kişilerden biri olabilir. Bu durumda daha nesnel bir anlatış belirir. Ama ister ana kişilerden biri olsun, ister yan kişilerden biri olsun öyküyü anlatan birinci kişi, yaşantıyı doğrudan verir bize. 4. Olay çevresinde oluşan edebi metinlerden anlatmaya dayalı edebi metinler grubuna girer. 5. Sanatsal ve kurmaca metinlerdir. 6. Tüm bakış açıları kullanılabilir. İlahi, Kahraman, gözlemci 7. Dil şiirsel işlevdedir. Ancak metin içinde dilin diğer işlevleri de kullanılabilir. 8. Genellikle tek bir olay vardır. 9. Konular nesir Düzyazı şeklindedir. HİKÂYE VE ROMANIN KARŞILAŞTIRILMASI 1. Romanda ayrıntılara hikâyeye göre daha çok yer verilir. 2. Romandaki karakterler daha baskındır. Hikâyeye göre kahramanlar daha fazladır. 3. Her ikisinde de giriş gelişme sonuç bölümleri vardır. 4. a. Nesir, c. olaya ve anlatmaya dayalı, ç. sanatsal, d. dilin her işlevde kullanıldığı, e. kahramanların hem tip hem de karakter olabildiği, f. tüm bakış açılarının kullanıldığı, g. Yazılı olan ğ. kurmaca metinlerdir. 5. Her ikisinde de yapı unsurları Olay, zaman, yer, kişi vardır. 6. Yazarları bellidir. 7. Romanlarda yapı unsurları hikâyelere göre daha derinlemesine işlenir. 8. Romanda birden fazla olay vardır. Hikâyede tek bir olay vardır. 9. Her ikisi de düzyazı şeklindedir. 10. Her ikisinde de olay, zaman, mekân, kişi belirli ve gerçekçidir. 11. Romanlar hikâyelere göre daha uzundur. GÖSTERMEYE BAĞLI EDEBİ METİNLERİN ÖZELLİKLERİ 1. Canlandırmak esastır. 2. Diyaloglardan oluşur. 3. Olay çevresinde oluşur. 4. Kurmaca, yazılı ve dil şiirsel işlevde kullanılır. 5. Jest ve mimik önemlidir. 6. Yapı unsurları vardır. 7. Sahne, oyuncu seyirci, tiyatro metnin önemli unsurlarıdır. 8. Belirli bir sahne düzeni içinde oyun sergilenir. ANLATMAYA BAĞLI EDEBİ METİNLER İLE GÖSTERMEYE BAĞLI EDEBİ METİNLERİN KARŞILAŞTIRMASI 1. Her iki türde yazılan metinlerde yapı unsurları olay, kişi, zaman, yer vardır. 2. Her iki türde de olay çevresinde gelişen edebi metinlerdir. 3. Anlatmaya bağlı edebi metinlerde anlatmak esastır, göstermeye bağlı edebi metinlerde ise gösterme, sahne, dekor önemlidir. 4. Anlatmaya bağlı edebi metinlerde anlatım betimleme, öyküleme vb. anlatım çeşitleriyle yapılır, göstermeye bağlı edebi metinlerde olaylar gösterilerek anlatılır. 5. Göstermeye bağlı edebi metinlerde jest ve mimikler açıklamalarla belirtilir, anlatmaya bağlı edebi metinlerde bu tip hareketler anlatılır. 6. Dil her ikisinde de şiirsel işlevdedir. 7. Anlatmaya bağlı edebi metinlerde uzun ve kurallı cümleler kurulur. Göstermeye bağlı edebi metinlerde ise kısa ve devriktir. 8. Her ikisinde de giriş, gelişme, sonuç bölümleri vardır. 9. Anlatmaya bağlı edebi metinlerde okumak için, göstermeye bağlı edebi metinlerde izlemek içindir ve bu sebeple göstermeye bağlı edebi metinlerde diyaloglar vardır. 10. Anlatmaya bağlı edebi metinlerde olayın mutlaka anlatıcısı vardır. Bu anlatıcı herhangi bir bakış açısını kullanarak metni oluşturur. GELENEKSEL TÜRK TİYATROSU İLE MODERN TÜRK TİYATROSUNUN KARŞILAŞTIRILMASI 1. Geleneksel Türk tiyatrosu doğaçlamaya tulûat dayanır. Modern Türk tiyatrosu ise yazılı metne dayanır. 2. Her ikisinde de sahne düzeni vardır ancak geleneksel Türk tiyatrosunda şık kostüm ve dekora dikkat edilir. 3. Modern Türk tiyatrosundan farklı olarak geleneksel Türk tiyatrosunda kadın yoktur. 4. Modern Türk tiyatrosu’nda eser sergilenmeden önce defalarca prova yapılır. Geleneksel Türk tiyatrosunda prova yapmadan sahneleme söz konusudur. 5. Modern Türk tiyatrosunda dekor oldukça fazladır, sahne zengindir. Geleneksel Türk tiyatrosunda sahne fikri yoktur. 6. Modern Türk tiyatrosunda konuya uygun her çeşit müzik kullanılabilir, müziğin zamanlamasında sınır yoktur. Geleneksel Türk tiyatrosunda ise müzik modern Türk tiyatrosuna göre kısıtlı bir şekilde kullanılır. 7. Modern Türk tiyatrosunda duruma göre karakter ve tip vardır. Geleneksel Türk tiyatrosunda ise tipler vardır. 8. Modern Türk tiyatrosu, geleneksel Türk tiyatrosuna göre daha profesyoneldir. 9. Modern Türk tiyatrosunda teknoloji kullanılırken, Geleneksel Türk tiyatrosunda kullanılmaz. 10. Geleneksel Türk tiyatrosunda taklit ve yanlış anlaşılmalar önemli yer tutar. 11. Modern Türk tiyatrosu, geleneksel Türk tiyatrosuna göre konu bakımından daha çeşitlidir. 12. Geleneksel Türk tiyatrosunda halk söyleyişleri varken Modern Türk tiyatrosunda yoktur. 13. Geleneksel Türk Tiyatrosu’nda halk çevresinde modern Türk tiyatrosu ise aydın çevrede ortaya çıkmıştır. 14. Modern Türk tiyatrosu Tanzimat ile edebiyatımıza girmiştir. EDEBİYATIMIZDAKİ İLKLER İlk yerli tiyatro eseri Şinasi / Şair Evlenmesi /1859 İlk yerli roman Şemsettin Sami / Taaşşuk-ı Talat ve Fıtnat İlk çeviri roman Yusuf Kamil Paşa/ Fenelon’dan Telemak /1859 İlk köy romanı Nabizade Nazım / Karabibik İlk natüralist roman Nabizade Nazım / Zehra İlk psikolojik roman Mehmet Rauf / Eylül İlk realist roman Recaizade Mahmut Ekrem / Araba Sevdası İlk tarihî roman Namık Kemal / Cezmi İlk tarihi roman Namık Kemal / Cezmi, A. Mithat / Yeniçeri İlk hikâye kitabı AMithat /Letaif-i Rivayet İlk fıkra yazarı Ahmet Rasim İlk Türkçe yazılan ilk kitap Kutadgu Bilig Dünya edebiyatındaki ilk modern roman Cervantes/Don Kişot İlk edebi bildiriyi yayımlayan topluluk Fecr-i Ati Mesnevi tarzında yazılmış ilk eser KUTADGU BİLİG Dünya edebiyatındaki ilk hikâyeci ve eseri Boccaio Decamkeron Sahnelenen ilk tiyatro Namık Kemal / Vatan yahut Silistre İlk natüralist eserimizin yazarı Nabızade Nazım / Zehra Konuşma diliyle yazılmış ilk hikâyenin yazarı Ömer Seyfettin İlk kadın romancımız Fatma Aliye Hanım Süslü nesrin ilk temsilcisi Sinan Paşa Dünyanın bilinen ilk destanı Sümerlerin Gılgamış Destanı Dünyanın halen yaşayan en büyük ve ilk Müslüman Türk Destanı Kırgızların Manas Destanı
9 sınıf edebiyat göstermeye bağlı edebi metinler